Selçuk İnan’ın başarılarla dolu futbol kariyerinde öne çıkan olaylar, Fatih Terim’le olan ilişkisi, Süper Lig şampiyonlukları ve futbola dair unutamadığı anıları… Kimilerine göre; Türk futbolunun gidişatını değiştiren bir karakterin ışıklı olduğu kadar karanlık taraflarına da indik. Futbolun güzelliklerinin yanında yaşadığı zorluklar ve çocukluğundan beri kendi ayaklarının üstünde durarak bir efsaneye dönüşmesine tanıklık ettik. Fanatik bir Fenerbahçeli babanın, Galatasaray efsanesi olmuş büyük bir futbolcu… Fanatik’ten Ethem Sündük sordu; Selçuk İnan büyük bir içtenlikle cevapladı.
Şu anda neler yapıyorsunuz hocam, nasıl gidiyor?
14 yaşında ayrıldım ben ailemden, 25 yıl geçmiş. 25 yıldır futbolculuk ve antrenörlük hakikaten biraz yormuş beni. Son dönemde bu boşluğun tadını çıkarıyorum. Aynı zamanda seyahatler de yapıyorum ve belli başlı yerlerde maçlar izliyorum ve hocalarla görüşüyorum. Yani, dinlenirken bile kendimi geliştirmeye devam ediyorum, çünkü işimiz bu ve başka yapacak bir şeyimiz de yok.
Hocam, dinlenme sürecinin içindeyken yorulduğunuzu daha iyi anladığınızı düşünüyorum.
Futbol, çok zor bir meslek ve her şekilde gündemdesiniz, göz önündesiniz. Yaptığınız her şey insanları takibinde. Hem futbolculuk ve hem hocalık zihinsel olarak zor bir meslek. 25 yılın ardından dinlenecek süre bulmak, kendinizi yenilemek için çok önemli.
GALATASARAY’DA SON DAKİKA
Bakambu sonrası yeni forvet hamlesi…
İngiltere’ye gittiniz ve De Zerbi’nin konuğu oldunuz. Oradaki antrenmanları takip ettiniz. Orada neler gözlemlediniz ve gördüğünüz şeyleri Türkiye’ye uyarlayabilir misiniz?
Antrenman metodu olsun, yapılan yenilikler olsun… Bunları Türkiye’ye uyarlamak zor değil. Türkiye ile İngiltere arasındaki en büyük fark, futbola olan bakış açısı ve sistemleri. Bu iki ülke, gerçekten çok farklı ve bu yüzden kıyas yapmak da pek doğru değil. İngiltere, işin zirvesi artık. Daha çok saha içini, De Zerbi’nin oynatmak istediği oyun varyasyonlarını konuştuk. Oynatmak istediği futbol ve felsefesiyle ilgili sohbet ettik. De Zerbi’nin takımı Brighton, şu anda iyi ve göze hoş gelen bir futbol oynuyor.
Aynı zamanda çok da mutlu bir takım Brighton. De Zerbi’nin bunu size belirttiğini söylemiştiniz.
Evet, bunu bana kendisi söyledi. Şu anda, Liverpool’a gitmesi de gündemde. Premier Lig’in büyük 6 olarak nitelendirilen takımlara da gitmesi hep konuşuluyor. Kendisi bana, ‘Şimdi istediğim oyuncuları alabiliyorum, dilediğim futbolcuları oynatabiliyorum’ demişti. Hatta bana bir sözü vardı, ‘Büyük takımların büyük camiaların büyük taraftarları olur. Orada, taraftarlar o kadar çok takımın içindedir ki eğer oralarda hoca olursam istediğim şeyleri yapamayacağım için biraz tedirginliğim var’ demişti.
Biraz daha baskı altında hissedebilir kendisini…
Futbolun doğasında bu var. Real Madrid’de Liverpool’da veya Manchester City’de bir oyuncuyu kendi mevkisinin dışında oynatmak isterseniz ve o an için başarılı olamazsanız, eleştirilebilirsiniz. Büyük hoca olmak istiyorsanız, büyük takımlarda çalışmak istiyorsanız bu tür şeylerin üstesinden gelmeniz gerekiyor. Bunu da kendisi gayet iyi biliyor. Yaklaşık bir hafta kaldım orda ve benim için çok önemli bir seyahat oldu. Çünkü, Türkiye’de hocalık yapmak kolay değil. Ben, kolay yoldan hoca olmak istemiyorum. Kendi kafamdaki oyun anlayışımı sahaya yansıtan bir teknik direktör olmak istiyorum. Bu yüzden de acele etmeden yenilikleri takip ederek kafamda bir şeyler oluşturuyorum. Çok fazla insan teknik direktör olmak istiyor, son dönemdeki teknik direktör profilleri de benim hoşuma gidiyor. evet, değişim çok fazla oluyor. Bu bizim dezavantajımız belki ama yine de hocalar çok yenilikçi ve çok araştırmacı. Bu yüzden gelecek için hem mutlu hem de umutluyum.
PODOLSKİ FANATİK’E KONUŞTU
Süper Lig için şampiyonluk kehaneti! Fenerbahçe, Galatasaray, Mauro Icardi, Kerem Aktürkoğlu, Arda Güler…
Sizin, oynatmak istediğiniz oyuna dair temel felsefeniz ne olacak?
Benim oyun anlayışım, insanların seyir zevkini yükselten bir anlayış olacak. Defans, tabii ki futbolun en önemli faktörlerinden birisi ama ofansif bir futbol anlayışım olacak. Bu da sürekli ofansı düşüneceğimiz anlamına da gelmiyor. Bu söylemlerin hepsinin genel anlamda doğru olduğunu söyleyemem, çünkü elinizdeki oyuncu yapısı, oyuncu karakterleri, takımın bulunduğu konum da çok önemli.
Maç maç bakacaksınız değil mi hocam?
Tabii ki maç maç bakacağız. Ancak, kafanızdaki asıl felsefeyi oturtmak için belli bir zamana ihtiyacınız var. Bu zaman size tanındığında, kendi oyun anlayışınızı sahaya yansıtabilirsiniz. Ben ofansif, seyir zevki yüksek bir futbol oynatmak istiyorum ama bu anlayış, kısa sürede başarılabilecek bir şey değil.
Türkiye’de de çok zor bir durum bu…
Evet, Türkiye’de de zor olduğunu bildiğim için zamana ihtiyaç olduğunu söyledim. Tabii ki belli bir oyun anlayışım olacak ama takımınız, oyuncu yapınız ve bulunduğunuz konum nasıl oynamamız gerektiğini belirleyecek. Belirli bir süreden sonra da kafanızdaki oyun anlayışını oturtabilirsiniz.
Size, bu sabrın gösterileceğini düşünüyor musunuz?
Yöneticilerimizi de anlamamız gerekiyor, çünkü onlar da çok baskı altındalar. Bizim seyircilerimiz, futbolun çok içindeler. Yani, sadece maç izlemiyorlar ve yorum yapmayı da çok seviyorlar. Artık bu durum, bir alışkanlık haline geldi. İstediğiniz sonuçları alamayınca, n basit yol hoca değişikliği olarak görünüyor. Bu tip durumlar yaşanmadığı takdirde, iyi bir hoca olmak için güzel bir mesafe kat edebilirsiniz ve oyun anlayışınızı sahaya yansıtabilirsiniz. İstediğiniz sonuçları alamadığınızda ise maalesef sabır gösterilmiyor ve hoca değişikliğine gidiliyor. Önce kendi yerinizi sağlamlaştırmanız gerekiyor, daha sonra istediğiniz oyun anlayışını sahaya yansıtma fırsatınız olabilir.
Umarım size bu süre verilir ve siz de vizyonunuzu sahaya yansıtabilirsiniz.
İnşallah, benim de hedefim bu…
Kasımpaşa’da Yasin Özcan’ı ilk kez siz oynattınız. Türk futbolunun kurtuluş reçetesinin bu tip genç oyuncuları oynatmaktan geçtiğini düşünüyor musunuz?
Tabii ki genç oyunculara fırsat verilmeli, ancak Yasin Özcan o dönemde genç olduğu için oynatılmadı. Yasin’in altyapıda bir tane maçını izledim. O zamanlar sol stoper oynuyordu. Genç bir oyuncu olduğu için fizik gücü de pek yeterli değildi. Bu yüzden, onu sol bek pozisyonunda değerlendirebileceğimi düşündüm. Bu durumu, ilk kez ekibimle paylaştığımda açıkçası onlar da şaşırmışlardı. Sol bek pozisyonunda oynamaya alışık bir oyuncu değil, çok genç ve önemli maçlara çıkıyoruz diye bu konuyu kendi aramızda da çok konuştuk. Ama ben, hayatımda da böyle biriyim. İnandığım bir şey varsa, hep peşinden gittim. Yasin’in sol bekte, 3’lü oyun kurulumunda çok iyi iş yapacağını biliyordum. Defansif duruşu ve defansif yetenekleri çok önemli bir oyuncu. İlerde çok iyi bir oyuncu olacağını düşünüyorum. Performansı bizi çok mutlu etti, çünkü bizi mahcup etmedi.
BONSERVİSİ BELLİ OLDU
Galatasaray'da gündem Levent Mercan
Buradan bağlantılı olarak Sacha Boey’in transferini soracağım. 30 milyon Euro’ya Bayern Münih’e transfer gitti. Bu tip transferlerin Türk futboluna katkı sağlayacağını düşünüyor musunuz? Artık, buraya gelecek oyuncular; İngiltere, İspanya, İtalya ve Almanya gibi ülkelere daha kolay gidebilecekler. Sacha Boey hakkında da görüşünüzü almak isterim.
Sacha Boey, Galatasaray’a bizim dönemimizde transfer oldu. Ben orada antrenördüm. İlk bize sunulduğunda Fatih Terim, bizim izlememizi ve rapor vermemizi istedi. Boey’i ilk izlediğimizde, bütün ekip olarak onu çok beğendik. Boey’i düşük bir ücret karşılığında Galatasaray’a getirmek kolay değildi. Emeği geçen herkese buradan teşekkür etmek gerekiyor. Boey’in transferinde Galatasaray çok doğru bir hamle yaptı. Şu anda şampiyonluğa gidiyor ve önemli bir oyuncusunu kaybetti, ancak hem Türk futbolunun hem de Galatasaray’ın bu tür transferlere maddi ve manevi olarak ihtiyacı var. Çünkü, geçmiş dönemde değerini bulan oyuncuların, transferine izin verilmediğinde düşüşe geçtiklerine de şahit olduk. Bu konudaki son örnek Trabzonspor’da oynayan Abdülkadir Ömür. Onun adına çok üzgünüm, çünkü onu çok seviyorum. Bu tür futbolcuların, değerini bulduklarında gidememesi beni üzüyor. Biz, hep saha içini görüyoruz ama bunun sosyal ve aile hayatı var, en önemlisi sakatlık dönemi var. Tabii ki bunu düşünerek yaşayamazsınız fakat bir oyuncu değerini bulduğunda gitmeli ,çünkü bir idman bile sizin o futbolcuyu kaybetmenize neden olabilir. Bu yüzden Sacha Boey transferini ben hem Türk futbolu hem de Galatasaray adına çok olumlu buldum.
Sacha Boey’in transferinden sonra, Süper Lig’de oynayan başka bir değerli bek olan Ferdi Kadıoğlu hakkında sorum olacak. Sizce, onun için de bu seviyelerde bir teklif gelebilir mi ve Avrupa’nın dev takımlarında oynayabilir mi?
Ben Ferdi’nin kaç milyon edeceğini bilemem ama Ferdi’nin çok iyi bir futbolcu olduğunu söyleyebilirim. Sacha Boey ile kıyaslandılar, fakat çok ayrı oyuncular. Ferdi, şu anda Fenerbahçe için olmazsa olmaz oyunculardan bir tanesi. Sacha Boey, Galatasaray için çok önemli bir futbolcuydu, ancak Ferdi kadar olmazsa olmaz bir oyuncu değildi. Ferdi, şu anda Fenerbahçe için çok önemli bir futbolcu ve onun da çok önemli takımlardan birisine transfer olacağını düşünüyorum, çünkü gerçekten çok özellikli bir futbolcu. Her ne kadar defans oyuncusu olarak görünse de ofansif yönüyle de Fenerbahçe’nin çok önemli bir yükünü çekiyor. Dripling özelliği olduğu için bu tür oyuncular hep kilidi açan futbolcular olurlar.
İKNA İÇİN GÖRÜŞMELER BAŞLADI
Trabzonspor aradığı yıldızı Fransa'da buldu!
Bek pozisyonundan, sizin mevkiinize geçeceğim. Şu anda sizin oynadığınız pozisyon olan 8 numarada en beğendiğiniz futbolcu kimdir?
Bir önceki röportajımda Gedson Fernandes demiştim, ama performans çok önemli. Performans veren oyuncular hep bir adım öne geçer. Türkiye’de oyuncular birbirine yakın, fazlasıyla sivrilen oyuncular yok. Buna bağlı olarak son dönemde en beğendiğim oyuncu Kerem Demirbay diyebilirim.
Oyunun ön libero kısmına gelirsek, Torreira – Fred arasındaki seçiminiz hangisinden yana olur?
Aslında ikisi aynı tip oyuncular değiller. Torreira’nın defansif olarak daha önemli olduğunu düşünüyorum. Bunu, Galatasaray’daki istikrarıyla da gösterdi. Fred’in olmaması Fenerbahçe’yi etkiliyor. Bu da takımın yapısıyla ilgili bir durum. Onun pozisyonun oynayabilecek başka bir oyuncu yoktu, belki Krunic onun yokluğunu karşılayabilir. Torreira da Fred de takımları için çok önemli oyuncular, yerleri kolay kolay doldurulamayacak futbolcular.
Oyunculuk döneminde çok seviliyordunuz, ancak taraftarlar nezdinde çok fazla krediniz yoktu. Performansınız biraz düştüğünde bile baskı altında kalıyordunuz. Şu anda sizin o durumunuzu Kerem Aktürkoğlu zaman zaman yaşıyor. Bu konuda ne söylersiniz?
Kerem Aktürkoğlu, artık istikrarlı bir oyuncu. 3 yıldır neredeyse her maçta sahaya çıkıyor. Bu, başlı başına çok önemli bir başarı. Ben, kendi dönemimde önemli bir transfer olarak geldim ve önemli işler yaptım. İlk 4 yılımda 3 şampiyonluk yaşadım, toplamda 5 Süper Lig şampiyonluğuna ulaştık. Bunlar, tabii ki önemli veriler, ancak insanlar belli bir yerden sonra hep sizi sahada gördükleri için ve özellikle Türk oyunculara karşı tolerans düşüklüğünden bu tip tepkiler almıştım. Kerem de bu tip tepkiler alıyor ve bu hiç doğru değil. Dolayısıyla Futbol, bir performans oyunu. Kerem bir sezon 30 gol atabilir, ancak diğer sezon 10 golde de kalabilir. Performansında dalgalanmalar olabilir ve tekrar çıkış yakalaması için destek verilmesi lazım. Onu sevmeyebilirsiniz ve desteklemeyebilirsiniz ama kimsenin ona küfretmeye hakkı yok. Kerem’e sahip çıkarsanız ve desteklerseniz çok faydalı olur ki son dönemde de çok formda.
Galatasaray’a transfer olduğunuz dönemde Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın tekliflerini reddettiniz. Bundan sonraki süreçte hem Galatasaray’da hem de Milli takımda yaptıklarınızla Türk futbolunun gidişatını değiştirdiniz. Siz, bu görüşe katılıyor musunuz?
Trabzonspor’dan Galatasaray’a gelirken önemli bir konumdaydım. O dönemde hem Türkiye hem de Avrupa’dan birçok teklif vardı, ancak benim hayalim Galatasaray’da oynamaktı. ilk transfer olduğum dönemde yaptığım skor katkısı ve performansımın ardından birçok insan bu söylemde bulundu. Sağ olsunlar. Galatasaray için elimizden gelen her şeyi yaptık. Milli takımda da önemli bir jenerasyon yakaladık ve iki kez Avrupa Şampiyonası’na gittik. Aslında hep, Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası gibi büyük turnuvalara katılmamız gerekiyordu. Aslında bu durum, tüm büyük takımlar için geçerli. Hep Şampiyonlar Ligi’nde olmanız lazım, büyük turnuvaların hepsinde yer almalısınız. Orda olduktan sonra başarı yakalarsınız veya yakalamazsınız, bu tartışılır zaten ben işin o tarafına bakmıyorum. Önemli olan, büyük turnuvalarda yer almak.
Hocam bu kapsamda siz net olarak Türk futbolunun gidişatını değiştirdiğinizi düşünüyor musunuz?
Bunu şimdi başka bir konuyla bağlayacağım. 2015 yılında Galatasaray olarak 4. yıldızı taktık ve ben, neredeyse bütün maçlarda oynadım. Benim için son derece iyi bir sezon oldu. Türkiye Kupası ve Süper Kupa’yı da kazandık. O yılı 3 kupayla tamamladık. Daha sonra Milli takım adına çok önemli maçlara çıktım. Çekya maçında gol attım, Letonya’ya gol attım, en sonunda da İzlanda’ya karşı çok önemli bir gol attım ve EURO 2016’ya gittik. Bu yaşadığımız güzel anlardan sonra, menajerim bana şu ifadeyi kullandı: ‘En son David Beckham, İngiltere adına bu tip bir serbest vuruş golü atmıştı ve son dakikalarda attığı golle ülkesini Avrupa Şampiyonası’na götürmüştü. Beckham, o golden sonra takımıyla gittiği tüm deplasman maçlarında rakip taraftarlar tarafından ayakta alkışlandı. İnanıyorum ki sana da böyle bir şey yapacaklar.” Ancak, ben İzlanda’ya o golü attıktan sonra Galatasaray taraftarı tarafından yuhalandım. Yani, rakip takım tarafından alkışlanmayı beklerken kendi taraftarım beni yuhaladı. Türkiye’de belli algılar var, maalesef onları yıkamıyorsunuz. bazı şeyleri değiştirmek kolay değil ülkemizde, ancak yeni jenerasyona sahip çıkmak ve değer vermemiz lazım.
DROGBA DEVREDE
Anlaşma tamam, detayları belli oldu
O dönemlerde Atletico Madrid ve PSG’den teklif aldığınız söyleniyordu. Neden Avrupa’ya gitmeyi tercih etmediniz?
Galatasaray’a gelmeden önceki dönemde de birçok teklif aldım, 30 yaşındayken de Premier Lig’den transfer teklifi vardı. Bunu gerçekten çok düşündüm. Ama ben Galatasaray’ı gerçekten çok sevdim ve önemli fedakarlıklar yaptım. İçim el vermedi, o durumdayken gidemedim. Bu kararımdan dolayı da hiç pişman olmadım. Galatasaray’da kupalar kazanmak benim için her şeyden önemliydi. Futbolculuk dönemimde Galatasaray’ı bırakıp Avrupa’ya gitmedim ama umarım hocalık dönemimde Avrupa’ya giderim.
‘Prime’ Selçuk İnan şu anda Galatasaray’da olsaydı, bu sezon Şampiyonlar Ligi gruplarından çıkarlar mıydı?
Şimdi onu bilmek pek mümkün değil tabii ki ama biz kendi dönemimizde gruplardan çıkıp çeyrek final oynamıştık. Benim oynadığım dönemde takım gerçekten çok iyiydi. Ancak, bu takım da iyi bir takım ve önemli işler yapabilirdik.
Ben zaten gruplardan çıkmıştım diyorsunuz yani hocam…
Evet…
Galatasaraylı Selçuk İnan mı, Trabzonsporlu Selçuk İnan mı?
Tabii ki Galatasaray bambaşka bir yerde, ama Trabzonspor benim için çok önemli bir yerde. Kalbimin özel yerlerinden birinde. Önemli bir futbolcu olma yolunda bana fırsatı Trabzonspor vermişti. Trabzon’un insanını çok severim ve çok da önemli dostluklarımız var. O dönemde iyi bir takımımız da vardı. Trabzonspor’dan ayrılırken çok üzüldüm, ama bir hedefim vardı ve bu yüzden oradan ayrılmıştım.
Fatih Terim özelinde bir sorum var. Şu anda Panathinaikos’un teknik direktörlüğünü yapıyor. Sizce Yunanistan’da başarılı olabilir mi?
Fatih Terim böyle durumları yaşamaya alışık bir hoca ve oraya şampiyonluk yaşamak için gitti. Umarım başarılı olur ve istediği o şampiyonluğa ulaşır.
Fatih Terim’in futbolcusu olmak mı daha zor, yoksa yardımcısı olmak mı?
ikisi de zor değil. İkili ilişkiler hem hocalık hem de oyunculuk döneminde çok önemlidir bir ayna gibidir bu durum, ne verirseniz onu alırsınız. Ben birini seviyorsam ve saygı duyuyorsam mutlaka karşımdaki insan da beni sever ve saygı duyar. Diğer oyuncularla ilişkisini tam olarak bilemem ama ben Fatih Terim veya başka bir hocamla bir zorluk yaşamadım.
Motivasyon anlamında Fatih Terim’in en iyi olduğunu söyleyebilir misiniz?
Tabii ki bu çok önemli bir konu ve Fatih Terim bu konuda çok iyi. Bazı anlar vardır ve Fatih Terim bu anları çok iyi bilir.
Hocam geçmiş dönemde bir röportajınızda babanızın Fenerbahçeli olduğunu ama siz Galatasaray’a transfer olduktan sonra gelen başarılar ve taraftarın da en sevdiği isimlerden biri olmanızla beraber onun da Galatasaraylı olduğundan bahsetmiştiniz. Peki sizin oğlunuz da benzer başarıları Fenerbahçe’de yaşaması durumunda siz de babanız yaptığı gibi yapar mıydınız? Yani, Fenerbahçeli olur muydunuz?
Şimdi nasıl bir çocuk olacağını bilemiyoruz. O zaman Allah nasip ederse ve senle tekrar bir röportaj yaparsak o zaman bu durumu konuşuruz. Bizim hikayemizde, babam beni çok destekledi çünkü benim hayalimin Galatasaray’a gitmek olduğunu biliyordu. Babam çok koyu bir Fenerbahçeli ama Fenerbahçe’nin içinde olmadı. Ben Galatasaray’ın her anında vardım ve bunu iliklerime kadar yaşadım.
SÜRPRİZ GELİŞME
Fenerbahçe'de Batshuayi ve Djiku tehlikesi!
Peki babanız şu anda hangi takımı tutuyor?
Babam Galatasaray’ı seviyor ama, Fenerbahçeliliğini hiçbir zaman kaybetmedi. Aslında her zaman Fenerbahçeliydi. Bunu açıkça dile de getiriyor. Bana, ‘Sen ordasın senin de başarılı olmanı istiyorum’ diyordu. Düşünsenize, o dönemde babam için Fenerbahçe de şampiyon olsa olur Galatasaray da.
Hocalık kariyerinizde en fazla çalıştırmak istediğiniz takım hangisi?
Bunu gizlemenin bir anlamı yok. Hayalim ve hedefim futbolculuğumda olduğu gibi hocalık dönemimde de Galatasaray’da çalışmak ve şampiyonluk yaşamak. Bu çok kolay bir şey değil. Futbolcuyken sadece kendinizden sorumlusunuz ve kimseye bağlı değilsiniz. Hocalık tabii ki farklı bir durum ve ben, bunun da farkındayım. İlerde bir gün inşallah Galatasaray’ı çalıştırırım.
Teknik direktörlerin direkt büyük takımda başlaması doğru mu, yoksa biraz daha tecrübe kazandıktan sonra mı çalışmalılar?
Eğer hocalık yapıyorsanız, önünüze gelen fırsatları bir şekilde değerlendirmeniz gerekiyor. Aslında, şurada başlamalıyım, şunu yapmalıyım gibi planlar tutmayabiliyor. Hep hazır olmanız gerekiyor. Ben hayatımda hiçbir şeyi kolay gerçekleştiremedim ve hedeflerime kolay ulaşamadım. ne kadar zor olursa olsun ucundan tutup zirveye tırmanmak gerekiyor. İsterseniz zirveden başlayın, isterseniz de en alttan başlayın… Bu benim için çok önemli değil. Takıma inanıyorsam hangi ligde olduğu önemli değil. Gelişimime etkisi olabileceğini düşünmem bana yeter.
Şu an için Avrupa’da beğendiğiniz bir hoca var mı?
Son dönemde Xabi Alanso, çok farklı bir dizilişle önemli işler yapıyor. Guardiola ve Klopp’u artık söylemeye gerek yok. Bu hocalar hep izlediğim ve antrenmanlarını da takip etmeye çalıştığım isimler. Çok fazla hoca var, hepsinden bir şeyler alıp en nihayetinde gittiğiniz takımda bu aktarmaya çalışırsınız. Ekibimle beraber son dönemdeki antrenman metotlarını, yeni hocaları ve yeni sistemleri tartışıyoruz.
Şu anda Süper Lig’den görüştüğünüz takım var mı?
Birkaç takımla görüşmem oldu. Acele etmemek lazım ve istenmeyi beklemek gerekiyor. Size inanıyorlarsa bir yerde başlamak da lazım. Takım ismi vermek şimdi yanlış olur. Bu sene iyi bir proje gelirse çalışmak istiyorum. Bu sene UEFA Pro Lisans kursu başlarsa o da benim için çok önemli. Lisansı da alırsak çok daha rahat olacağız.
Arda Turan ve Burak Yılmaz hakkında neler düşünüyorsunuz? Bundan sonraki süreçte neler olur?
Yeni nesil hoca profili değişti. Burak ve Arda da çok tecrübeli futbolcuydu ve hocalıkta da başarılı olacaklar. Futbolculuktaki tecrübelerini oyuncularına aktaracaklardır. Kısa bir eğitim döneminden sonra takım çalıştırmaya başladılar, ancak zaman tanınırsa inşallah ikisi de başarılı olur.
GÜNDEM
14 Kasım 2024SPOR
14 Kasım 2024SPOR
14 Kasım 2024SPOR
14 Kasım 2024SPOR
14 Kasım 2024SPOR
14 Kasım 2024SPOR
14 Kasım 2024