İsrail’in Filistin, Lübnan, Suriye ve İran’a yönelik hücumları, Türkiye’nin güvenlik parametrelerini yine güncellemesine neden oldu.
Netanyahu hükümetinin “vadedilmiş topraklar” siyasetine nazaran hareket ediyor olması, tehdidin Türkiye’ye de uzanma riskini giderek artırıyor.
İsrail basınında bunu ima eden yazıların gideek artması da niyetleri ortaya koyuyor.
“TÜRKİYE, YENİ İRAN’DIR
Uluslararası siyaset, kriz idaresi ve stratejik irtibat uzmanı Shay Gal, İsrail Hayom Gazetesi için kaleme aldığı yazısında, “Türkiye, yeni İran’dır Türkiye, bu yıl faaliyete geçmesi planlanan Akkuyu Nükleer Projesi’ni hızlandırıyor. Türkiye’nin bağımsız uranyum zenginleştirme konusundaki ısrarı, nükleer silah geliştirmesini sağlayacak.” sözlerine yer verdi.
Shay Gal’ın yazısının devamı şöyle:
“TÜRKİYE, OSMANLI’DAN BERİ BİRİNCİ SEFER BÖLGESEL HAKİMİYET ARAYIŞINDA”
İsrail’in İran’a yönelik ataklarının akabinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi askeri, siyasi ve nükleer amaçlarıyla “yeni İran” pozisyonuna yerleştirdi. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışından bu yana birinci defa Türkiye, açık biçimde bölgesel hâkimiyet arayışına girdi.
Türkiye, İran üzere, başta Hamas olmak üzere terör örgütlerine siyasi ve lojistik takviye sağlayarak bölgesel istikrarsızlığı körüklüyor. Bu tavır, İran’ın uzun müddettir izlediği gözdağı ve nükleer tansiyon stratejisine benzerlik gösteriyor.
“ERDOĞAN, TAYFUN FÜZESİ VE KAAN UÇAĞI İLE TEHDİT EDİYOR”
Erdoğan, 560 km menzilli Tayfun balistik füzesinin test edildiğini açıkladı ve Yunanistan’a açık ihtarlarda bulundu. Tıpkı vakitte 2029’da hizmete girmesi beklenen yerli savaş uçağı KAAN’ın seri üretimine geçildi. Erdoğan bu yarışta “İran ve İsrail’in gerisinde kalamayacaklarını” belirtti.
“TÜRKİYE, NÜKLEER SİLAH GELİŞTİREBİLİR”
Akdeniz kıyısındaki Akkuyu Nükleer Santrali bu yıl faaliyete geçiyor. Türkiye’nin bağımsız uranyum zenginleştirme ısrarı, askeri hedefli nükleer programa geçiş telaşlarını artırıyor. Erdoğan’ın “İsrail’in nükleer silahı varsa Türkiye de sahip olabilir” tarafındaki 2019 açıklaması dikkat cazibeli.
Türkiye’nin nükleer projelerinde Pakistan, Nijer ve Somali gibi ülkelerle iş birliği kurabileceği belirtiliyor. Bu ülkeler daha evvel İran ve Libya’ya da yardım etmişti. Somali’deki Türk üsleri ise dikkatlerden uzak faaliyetlere yer hazırlıyor olabilir.
“MAVİ VATAN STRATEJİSİ VE KIBRIS İŞGALİ”
Türkiye’nin Yunanistan’a yönelik tehditleri ve Kıbrıs’ın kuzeyindeki 50 yıllık fiili işgali, “Mavi Vatan” doktrini kapsamında deniz ve hava üstünlüğü gayelerinin kesimi. Bu strateji, Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki yayılmacı siyasetleriyle benzerlik taşıyor.
“TÜRKİYE, ‘NATO KALKANI’ İLE ELİNİ GÜÇLENDİRİYOR”
Türkiye, NATO üyeliğini dokunulmazlık kalkanı olarak kullanıyor. Rus üretimi S-400 hava savunma sistemi satın alması güvenliği zayıflatırken, F-35 programına dönme uğraşları Erdoğan’ın elini güçlendiriyor. NATO’nun 5. hususu ise Türkiye’ye komşularının reaksiyonlarından korunma alanı sağlıyor.
Avrupa Birliği, Mayıs 2025’te Türkiye’ye 150 milyar euroluk SAFE güvenlik programını onayladı. Bu karar, Türkiye’nin insan hakları ihlalleri, Kıbrıs’taki işgali ve Yunanistan’a yönelik tehditlerine karşın alındı; bu da AB’nin çelişkili tavrını gözler önüne seriyor.
“TÜRKİYE TEHDİDİ, İRAN’IN ÖNÜNE GEÇEBİLİR”
ABD ve Avrupa’nın ikili standardı, İsrail’i bağımsız stratejilere yönlendiriyor. Türkiye’nin Kuzey Suriye’deki askeri varlığı, İsrail için yeni bir tehdit oluşturuyor. 2025 Nagel Komitesi raporuna nazaran, Türkiye tehdidi İran’ın önüne geçebilir.
İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs’la güç ve savunma alanında iş birliklerini artırdı. Mısır ve BAE ile güvenlik ilgileri derinleşti. Türkiye’nin F-35 programına geri dönüşüne İsrail net biçimde karşı çıkmalı; Suriye’yle müzakerelerde Türkiye’nin askeri varlığına sınırlama getirilmesi talep edilmelidir.
ABD, Türkiye’yi Moskova’ya karşı mecburî bir ortak olarak görürken; Avrupa eleştiri ile iş birliği ortasında gidip geliyor. Bu kararsızlık, Türkiye’nin yüreğini artırıyor. Denetim altına alınmazsa, Türkiye’nin İran’dan bile büyük bir tehdit haline gelmesi mümkünlüğü güçleniyor.
News
