Hakan Kara yorumladı: Kur rejimine dalgalı kur demek mümkün mü?
TCMB eski Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, Merkez Bankası’nın koyduğu enflasyon hedefine ikna olmadığını belirterek, kur politikasını değerlendirdi.
TCMB eski Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, Merkez Bankası’nın koyduğu enflasyon hedefine ikna olmadığını belirterek, kur politikasını değerlendirdi.
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Merkez Bankası eski Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, MB’nin enflasyonla mücadele adımlarını ve kur politikasını değerlendirdi. Kara, MB’nin enflasyon hedeflerinin çok iddialı olduğunu ve kendisinin bu hedeflere ikna olmadığını belirterek şunları söyledi:
“Bana göre 2024 yüzde 36, 2025 yüzde 14 çok iddialı. Tabii ki saygı duyuyorum. Merkez Bankası’nın tahminleri değiştirmemesi mesaj da veriyor. Biz bu tahminlere ulaşmak için uğraşacağız ve para politikasını sıkı tutacağız mesajı veriliyor. Fakat şöyle de bir sorun var; O patika o kadar uzak görünüyor ki, bir çıpa işlevi görmüyor.
Dolayısıyla benim ilk tercihim şu olurdu; O patikayı değiştirmiyorsak, o zaman çok somut bir sıkılaşma sinyaliyle birlikte verilebilseydi çok daha etkili olurdu diye düşünüyorum. Şu an için bu yapılmadı. Ama raporda dikkat çeken bir şey daha vardı uzun zamandır görmediğim şekilde. Aylık enflasyon patikası verildi somut bir biçimde. Bu öngörülebilirliği artıran bir durum.
Şunu sormak istiyorum; son çeyrekte ne olacak da son yıllarda hiç yaşamadığımız şekilde enflasyon yüzde 1,5’a düşecek? Bu konuda yeterince ikna olmadık diye düşünüyorum.”
Yılın son çeyreğinde faiz indirimi beklenebilir
Prof. Dr. Kara, enflasyon dinamikleri düzelmediği için faiz indiriminden söz etmenin erken olduğuna da dikkat çekerek, “MB faiz indiriminden söz etmek istemiyor haklı olarak. Çünkü çok erken. Enflasyon dinamikleri henüz düzelmiş değil. Eğer yıl sonunda enflasyon yüzde 1,5’a düşecekse bu zaten 2025 yılı hedefinin de tutacağı anlamına geliyor. O zaman da faizin inmemesi için bir neden kalmıyor. Tabi gerçekleşir mi bilmem ama gerçekleşirse mesela biz yılın son çeyreğinde bir faiz indirimi bekleyebiliriz.
Yüzde 45’lik faiz aslında yeterli olabilirdi. Fakat bir takım faktörlerden dolayı şu an sorgulanıyor. Bu faktörlerden en önemli olanı biraz daha erken hareket edilebilirdi diye düşünüyorum. Eğer mayıs-hazirandan sonra hızlı bir şekilde faiz yüzde 30-35’lere çıkarılsaydı bugün yüzde 45’leri konuşmuyor olacaktık.”
Enflasyon hedeflerine güven oluşmadı
Mesele Ekonomi’ye konuşan Kara, enflasyon verileriyle ilgili insanların kafasında soru işaretleri olduğuna değinerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kamuoyunda hala insanlar enflasyon verilerini sorguluyor, beklentileri sorguluyor, geçmiş iki yıldaki deneyimler hala sıcak. Böyle dönemlerde MB’lerin sözel yönlendirmeleri çok etkili olmuyor. Yaparak göstermeleri gerekiyor. MB’nin yılın ikinci çeyreğinde para politikasını biraz daha sıkılaştırmasında fayda var diye düşünüyorum. Kamuoyunu ikna etmek için, enflasyonu dezenflasyon patikasına sokmak için sıkılaşmaya ihtiyaç var.
Ben para politikasında çok büyük bir değişiklik olacağını sanmıyorum. Geçmiş dönemin PPK üyeleri hala orada ve kurulu düzeni devam ettiriyorlar. O neden şahin bir yaklaşım sergileneceğini söylemek zor. Zaten toplantıya baktığımızda çok da şahin bir görüntü yoktu. Sadece enflasyonla mücadelede atılacak adımları daha rahat atabilecek bir ekip gibi geldi bana. Buradan bakıldığında enflasyonla mücadelede bir tık daha rahat bakabiliriz diye düşünüyorum.”
Dalgalı kur rejimi uygulanmadığı çok açık
Merkez Bankası’nın döviz politikalarını da eleştiren Hakan Kara özetle şunları söyledi:
“Döviz tarafında bir trend değişikliği var. Tabi bir aya trend değişikliği var dememek lazım ama en azından kasım, aralık ayındaki gibi rezerv biriktirme hamlesi devam etmedi. Hatta rezerv kaybı oldu. Bunun temel sebebi aslında aralık ayından sonra ücret politikası tarafında enflasyonla mücadeleyi çok desteklemeyen görünümün ortaya çıkmasıydı. Ücret artışları, bütçe açığı, yönetilen, yönlendirilen fiyatların tamamen geçmiş enflasyona endekslenerek devam etmesi… O zaman insanlar baktılar ki bu enflasyon nasıl yüzde 36’ya düşecek. Her şey yüzde 50 üstü yapılıyor. Dolayısıyla burada yabancı yatırımcı tarafında hava bozuldu. İkincisi ise mevduat faizlerindeki gevşeme oldu. O da yerleşikleri çok etkiledi. İnsanlar TL’den biraz uzaklaştı. Bu devam eder mi peki? Bence ocak ayındaki kadar olmaz. Yeni başkan değişimi yatırımcıların havasını biraz pozitife çevirdi. Ayrıca MB tedbir alıyor ve mevduat faizlerini yukarı çekmeye çalışıyor. Belki seçime kadar döviz birikimi olmaz ama marttan sonra MB’nin döviz biriktireceğini düşünüyorum.
Kur politikasının biraz daha şeffaf olması lazım. Şu anda dalgalı kur rejimi uygulanmadığı açık. MB rezervlerini dolarizasyona göre yönetiyor ve bir patikadan döviz kurunun gitmesini sağlamaya çalışıyor. Bütün gelişmekte olan ülkeler içinde en yüksek enflasyona sahip ve en oynak enflasyona sahipken döviz kuru oynaklığımız en düşük. Bu normal bir şey değil. Bu tablo ortadayken dalgalı rejim kurundayız demek mümkün değil. MB’nin bu konuda biraz daha samimi olmasında fayda var. Para politikası dediğimiz şey sadece faiz politikası değil, bunu kur politikası da destekliyor. Bir taraftan döviz kurunun böyle yönetilmesi, bıraksak patlayacak algısını da yaratıyor vatandaşta. Ben MB’nin ilerleyen zamanda yavaş yavaş dalgalı kura geçeceğini düşünüyorum. Ama 2018 öncesindeki gibi tam dalgalı kura geçilebilir mi bundan emin değilim. Çünkü mevcut kur politikasının bir takım faydaları da görüldü bunu terk etmek istemeyeceklerdir.”